-
1 çoğu zaman
meistens -
2 çoğu zaman
бо́льшей ча́стью, в большинстве́ слу́чаев -
3 çoğu zaman
n. heaps of times* * *often -
4 çoğu zaman
pirî caran -
5 çoğu zaman
usually, mostly, more often than not -
6 çoğu
II pron1) ( büyük bölümü) meiste(r, s)insanların \çoğu die meisten Menschenoyuncuların \çoğu das Gros der Spieler, die meisten Spieler2) çocukların \çoğu hastalandı viele der Kinder wurden krank -
7 çoğu
çoğu meist-;çoğu (defa, kere) Zeit meistens;çoğu insan(lar) die meisten Menschen;çoğu zaman meistens -
8 çoğu
1. أغلبية [أَغْلَبِيَّة]Anlamı: çoğu zaman, çok defa2. أكثرية [أَكْثَرِيَّة]Anlamı: çoğu zaman, çok defa3. سواد [سَوَاد]Anlamı: çoğu zaman, çok defa4. غالبية [غالِبِيَّة]Anlamı: çoğu zaman, çok defa -
9 çoğu
(-nu)1.бо́льшая часть (чего-л.), большинство́ (кого-л.)- ın çoğu gitti — а) большинство́ из них ушло́; б) бо́льшая часть (чего-л.) сде́лана
çoğu insanlar, insanların çoğu — большинство́ люде́й
2.во мно́гих слу́чаях, ча́сто -
10 zaman
вре́мя (с)* * *1.1) вре́мя; пора́; пери́одzamanımızda — в на́ше вре́мя
zamanında — во́время; ко вре́мени
zamanını almak — отнима́ть вре́мя у кого
zamanı avlamak — лови́ть моме́нт
zaman bırakmak — выделя́ть / оставля́ть вре́мя для чего
zamana bırakmak — положи́ться на вре́мя
her şeyi zamana bırakmıştım — я во всём положи́лся на вре́мя
zamanı doldu — вре́мя, отведённое на что-л., вы́шло
zamanı geçirmek — проводи́ть вре́мя
zamanı geçti — а) вре́мя чего-л. уже́ вы́шло; б) сезо́н чего-л. ко́нчился
zaman kazanmak — вы́играть вре́мя
zaman kollamak — а) вы́ждать вре́мя; б) ждать удо́бного слу́чая, ждать подходя́щего моме́нта
zaman öldürmek — убива́ть вре́мя
zamana uymak — соотве́тствова́ть вре́мени
zaman vermek — выделя́ть вре́мя для чего
gel zaman git zaman — с тече́нием вре́мени
uzun zaman — до́лго, продолжи́тельное вре́мя
iş zamanı — вре́мя рабо́ты
uyku zamanı — вре́мя сна
2) пора́; сезо́нçocukluk zamanı — пора́ де́тства
gül zamanı — пора́ цвете́ния роз
üzüm zamanı — виногра́дный сезо́н
3) геол. эпо́ха, пери́одdördüncü zaman — четверти́чный пери́од
imparatorluk zamanı — эпо́ха импе́рии
4) грам. вре́мяgeçmiş zaman — проше́дшее вре́мя
gelecek zaman — бу́дущее вре́мя
geniş zaman — ао́рист
2.şimdiki zaman — настоя́щее вре́мя
с формой на -dık / -acak передаёт содержание придаточного предложения времениdöneceği zaman — когда́ он вернётся
••her zaman felek insana yâr olmaz — посл. ≈ не всегда́ судьба́ улыба́ется челове́ку
- az zaman sonrazaman zamana uymaz — погов. ≈ год на́ год не прихо́дится
- bir zaman
- bir zamanlar
- çoğu zaman
- her zamandan ziyade
- hiç bir zaman
- ilk zamanlar
- ne zaman?
- ne zamandan beri?
- o zaman -
11 çoğu
,-nu 1. most, most of. 2. mostly, usually. 3. /dan/ more than. - gitti, azı kaldı. Most of it is over, the end is near. - kez/zaman usually. -
12 اکثراوقات
çoğu zaman -
13 meiste
meiste(r, s) ['maıstə, -tɐ, -təs] pron1) ( größte Anzahl)die \meisten çoğu;die \meisten Leute glauben, dass... insanların çoğu...iğine inanırlar2) ( größte Menge)das \meiste çoğu;das \meiste war interessant çoğu ilginçti;die \meiste Zeit çoğu zaman;sie hat das \meiste Geld en çok para onda -
14 plupart
n fçoğu [ʧo'u]◊La plupart le savent. — Çoğu biliyor.
-
15 meistens
-
16 أغلبية
أَغْلَبِيَّة1. ekseriyetAnlamı: çoğunluk, çokluk2. çoğuAnlamı: çoğu zaman, çok defa3. birçoğuAnlamı: oldukça çok, sayısı belirsiz4. birçokAnlamı: oldukça çok, sayısı belirsiz5. çoğunlukAnlamı: sayı üstünlüğü olan -
17 أكثرية
أَكْثَرِيَّة1. ekseriyetAnlamı: çoğunluk, çokluk2. çoğuAnlamı: çoğu zaman, çok defa3. birçoğuAnlamı: oldukça çok, sayısı belirsiz4. birçokAnlamı: oldukça çok, sayısı belirsiz5. çoğunlukAnlamı: sayı üstünlüğü olan -
18 سواد
سَوَاد1. karanlıkAnlamı: ışık olmama durumu2. karartıAnlamı: karaltı3. ekseriyetAnlamı: çoğunluk, çokluk4. karaltıAnlamı: hafif karalık, leke5. çoğuAnlamı: çoğu zaman, çok defa6. çoğunlukAnlamı: sayı üstünlüğü olan7. siyahlıkAnlamı: kara renk -
19 غالبية
غالِبِيَّة1. ekseriyetAnlamı: çoğunluk, çokluk2. çoğuAnlamı: çoğu zaman, çok defa3. çoğunlukAnlamı: sayı üstünlüğü olan -
20 manche
manche(r, s) ['mançə, -çɐ, -çəs]I pron bazı, kimi;so \manches Mal kimi kez, kimi zaman, kimi vakit; ( schon öfter) çoğu zaman;in \manchem hat er Recht bazı şeylerde haklıdırII adj bazı;\manche von uns bazılarımız
- 1
- 2
См. также в других словарях:
çoğu — zm. 1) Bir şeyin büyük bölümü Biz o zaman okuduğumuz mısraların çoğunu ezber bilirdik. A. Ş. Hisar 2) Çok kimse Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim. A. H. Tanpınar Birleşik Sözler çoğu kez pek çoğu Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolgun — sf. 1) Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış Dolgun yastık. 2) Şişmana yakın, balıketinde Dolgun karnını güçlükle taşıyan genç bir kadın gelip oturdu. B. Felek 3) Çok, bol, fazla, yüksek (ücret, para vb.) İlk işi babasını memnun etmek için ona dolgun bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
eş anlam — is., dbl. Sözler arasında anlam birliği olması durumu Çoğu zaman eş anlamda kullandığımız bu sözcüklerin arasındaki fark düşündürücüydü. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
kompleks — sf., Fr. complexe 1) Karmaşık Heveskârlar için hece ve aruz, bir kompleks, içinden çıkılmaz bir yoldu. S. Birsel 2) kim. Karmaşık 3) is. Karmaşıklık, karmaşa 4) is. Aynı ekonomik etkinliği gerçekleştiren sanayinin tesisler bütünü Çinko kompleksi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kötüleyici — sf. Kötüleyen, yeren (söz, yazı vb.) Şiirlerim için yazılan kötüleyici tenkitlere çoğu zaman cevap vermedim. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
mefkûreci — is. Mefkûre sahibi olan Çoğu zaman ihtirasların davalara yardımı mefkûrelerin ve mefkûrecilerin yardımı kadar müspetti. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
megalomani — is., tıp, Fr. mégalomanie Büyüklük hastalığı Megalomaninin kökeninde çoğu zaman aşağılık kompleksi yatar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
niyetli — sf. 1) Niyeti olan, niyet eden En kuşkulu insanlar çoğu zaman en kötü niyetliler arasından çıkıyor. H. Taner 2) Oruç tutmakta olan (kimse) Birleşik Sözler art niyetli iyi niyetli … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta yol — is. Çözüme açık, herkes tarafından kabul edilebilir olan davranış ve tutum En sert tartışmalarda ılımlı, orta yolu bulup öneren, çoğu zaman Tecer olurdu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözcük — is., ğü Kelime Can ile ruh sözcükleri çoğu zaman, aynı anlamda kullanılıyor. A. Boysan Birleşik Sözler sözcük hazinesi sözcük türü sözcük vurgusu … Çağatay Osmanlı Sözlük
streptokok — is., tıp, Fr. streptocoque Sıvı ortamda zincir biçimde koloniler oluşturan, çoğu zaman patojen olan bir mikrokok … Çağatay Osmanlı Sözlük